14 Ocak 2008 Pazartesi

KARAGÖZ NASIL DİRİLİR

Ta Katip Salih devrinden düne kadar tecrübesini yaptık ve nihayet açıkça gördük ki, Karagöz’ü diriltmeye tek adamın gücü yetmez. Dirilmese sanki ne olacak demeyin. Böyle düşündünüz mü, bugün Karagöz, yarın dil, öbür gün tarih ve edebiyat, hâsılı milli kültür namına elde ne varsa hepsi kayıplara karışır ve bizler de Dıral Dedenin düdüğü gibi ortada kalırız. Başka memleketler, kültür dağarcıklarına bir yerine dokuz düğüm vururlarken, bizim böylesine hovardalığa kalkmamızı ne tarih, ne de yarınki Türkiye affeder.Gerçi Karagözü diriltmek tek adamın harcı değildir, fakat hükümet isterse bunu yapabilir. Nasıl mı yapar? Şöyle; Kesenin ağzını açarak, geniş çapta bir Folklor Enstitüsü kurar. Bu Enstitünün türlü şubeleri arasında bir de halk tiyatrosu branşı bulunur. Rolü eski orta oyunu ile Karagözü tetkik etmek ve diriltmek olan bu şubenin başına işin tam manasiyle ehli biri getirilir ve ona tam salahiyet verilir.Bu adam-ki elinin altında orta oyunu ile Karagöze dair her nevi vesika vardır-, şöyle etrafına bir göz atar, memlekette nükte ve icat kabiliyeti ile tanınmış kim varsa hepsini bir toplantıya çağırır.Böyle bir toplantıda eski Karagözcülerle birlikte mizah edebiyatının tanınmış simaları, karikatüristler, bazı tiyatro rejisör ve sanatkarları, bestekarlar, ressam ve dekoratörler bulunur.Bugünün zevk ve anlayışına göre bu iki oyunda ne gibi yenilikler lazımsa düşünülür, konuşulur. Mesela Karagözde perde mi genişletilecek, tasvirlerin boyu mu uzatılacak, Küşteri meydanı dekorlarla mı donatılacak, yeni tipler mi yaratılacak, yeni fasıllar mı düzülecek ilh, birer birer ele alınır ve bir neticeye bağlanır. Keza temsillere nasıl bir müzik girecek, ışık oyunları, gürültüler nasıl tertiplenecek ilh, bunlar da aşağı yukarı tesbit edilir.Bu iş tamamlandı mı, denemelere geçilir.Enstitünün emrinde, küçük de olsa bir sahne bulunur.Mizahçılar yeni tipler yaratırlar, karikatürcüler yeni tasvirler çizerler, bunlar deriden imal olunur, rejisörler perdeyi donatırlar, ışıkları düzene sokarlar.Yeni fasıllar, eskilerin ruhunu bilip de yaratma kabiliyetine sahip olanlar tarafından kaleme alınır ve taklit yapmasını becerenler tarafından da oynatılır. Denemelerde, bütün teferruat gayet sıkı bir sanat kontrolünden geçer. Netice hoşa giderse ortak halkın takdirine arz edilir.Bununla da iş bitmez. Enstitü durmamacasına bu mevzuu işleyerek her gün biraz daha kemâle vardırmaya çalışır.Adam, işimiz yok da Karagözle mi uğraşacağız demek pek kolaydır. Ama bilelim ki başka memleketler kendi Karagözleriyle böyle uğraşıyorlar.işte Çekler! Kendi kukla oyunlarını modern bir sanat seviyesine çıkarmak için Prag’da Üniversiteye bağlı bir Kukla Enstitüsü kurmuşlar, harıl harıl çalışıyorlar.Profesörleri var, bu Enstitüde kukla tarihi, kukla edebiyatı, kukla mizanseni okutuyor, deneme sahnelerinde kukla oynatıyor, kukla filmleri çekiyor.Bu Enstitüde yetişen gençler memleketin her yerinde kukla tiyatroları kurup iş görüyor, sanat gösteriyorlar.Bizde de Karagöz’ü başka türlü diriltmenin imkanı yoktur. Abesle uğraşmayalım da, samimi isek, Türk kültürünün bu ancak zorla öldürülür büyük eserini, devlet himmetiyle, yeniden elektrik ışığına kavuşturalım.

Hiç yorum yok: